Nice
uçurumlardan geçer ! Bakıp derbeder !
Bir
kabirin üstünden geçerken ürperip der :
‘Bu
işte çukurların en korkunç, en derini !’
*
VİKTOR HUGO’dan çevirim
‘“Saatin
zelzelesine ‘Can’ dayanmaz !”’
“Ölen
Canın kıyâmeti kopar !”
1.Bölüm
“
Ö L Ü M
”
Saatin
zangoç’ u çaldıkta çanı,
Canlının ağzına gelmekte canı !
Zemberek,
çarkı çevirmez artık !
O nabız atmaz olur tık,tık,tık !
Kâlb
denen ŞEMS tutulur, yüz sararır !
Beyne kan gitmez olur, Ay kararır !
Yaşanır
tende büyük zelzeleler !
Hücrelerden duyulur velveleler !
Gökte
yıldız gibi her bir meleke,
Sönerek düşmededir bir feleke !
Başta ‘Vu’
‘Vu’
diye bir ses duyulur,
Sese ‘“HÛ”’ ‘“HÛ”’ diye en son uyulur !
‘“SÛR”’ denen sûrete üfler birisi !
Dirilir bir ölü, yırtıp bir isi !
Ölünür, ölmeye yokken istek !
Can ne yapmışsa anımsar tek tek !
O
zaman ‘“Bazı
cemâller parlar,
Bazı
yüzler kararır”’, ses hırlar
!
İnleyip
kendine der
‘Geldi sonun
!’
‘“Gözü
keskin ! Dili tutkundur”’
onun !
Simsiyah el uzatır son kadehi !
Gülerek, ağlayana, hi hi hi !
Öyle bir el ki bütün tırnaktır !
Kan kokar ! Uçları hep ıslaktır !
Büyüyüp her biri binlerce asır !
Çengel olmuş ! Dibi mosmor ve nasır !
Et yolar ! Ot gibi her an, bu cadı !
Başkadır herkese sîması, adı !
Arz’da kim ahrete olmuşsa gebe !
Çağırır baş ucuna böyle ebe !
O kadeh sırça değil ! Topraktır !
Kurumaz toprağı ! Hep ıslaktır
!
Yıkanır gözyaşımızdan o kadeh !
Oyulur
can taşımızdan o kadeh !
İçi hicranlarımızla doludur !
Dibi loştur ! Ebedîyet
yoludur !
Her kenarında dudak yerleri var !
Her cidârında ecel terleri var !
Daha ağza götürürken dokunur !
İçilirken, ne duâlar okunur !
Reddedilmez bu mübârek sâki !
İçiyorken
denir
‘“ALLAH bâkî !
İlk
yudumunda çeker can bir iç !
Son yudumunda olur ten bir hiç !
Tövbenin geçmediği tek andır !
Sâde bir rüşvet alırlar ! Candır !
Korkudan bin
kez eder secde, sücûd
!
Ölü kalkar ! Yarılıp kabri vücûd !
*
2.Bölüm
“
İLK
ŞOK ”
**
Dürülüp Arz, dönüşür bir ovaya !
İşte
ten döndü susuz bir kovaya !
Bir
hayâlmiş o denizler dağlar !
Can
çırılçıplak oturmuş ağlar !
Bir rüyâdan uyanır dehşetle !
Saldırıp
leş tenine vahşetle !
Donmuş etlerde arar kendisini !
Kopmuş ellerle sarar kendisini !
Dolaşır tende o şaşkın şaşkın !
Bağırır
herkese taşkın taşkın
!
O ne ! Hiç kimse cevap vermemede !
Bu ne sır ! Aklı onun ermemede !
Biri, ibrik ile bir şey yıkıyor !
Biri, birkaç yere bir şey tıkıyor !
Biri, tutmuş çeneden, bağlamada !
Durmadan eş ile dost ağlamada !
Guslederler
gibi zîfaf edeni,
Suyla pak etmededirler bedeni !
O beden kendine benzer ! Lâkin !
Kendi haykırmada ! Ten hep sâkin !
Cismi yatmış uzanıp tahta rafa !
Can
dinelmiş
! Soruyor etrafa
:
‘Dışta bir ben
görürüm ! Ben nerde ?
Şaşı olmuş gibiyim makberde !
Ben
mi gerçek ? Ya bu cismim mi yalan ?
Kılıfım
mı bu çıkan ? Ben mi yılan ?
Bir
yılansam
!
Neye var bin bacağım ?
Bir örümcek gibiyim ! Yok bir ağım !
Bir elim var ! Tutamaz bir yakamı !
Şu
elim, gölge
! Tenim, bir şakamı ?
Sis veya is gibiyim ah bu biçim !
Bir dumansam, neye yanmakta içim ?’
*
3.Bölüm
“KABİR
AZABI”
*
Gitti herkes kalakaldı yalnız !
Durumundan
bakıp ibret alınız :
Her taraf buz kesilip basmış kış !
Dem çeker selvide yalnız baykuş
!
Simsiyah bir gece ! Parlar taşlar !
Bu diyarı sular ancak yaşlar !
Burda hep sapsarıdır yapraklar !
Zerre zerre bağırır topraklar !
Herkesin aynı desenden kumaşı !
Yelkovan,
akrebe sormakta yaşı !
Bir gelinlikle yatar ! Yok yakası !
Ve gelin gittiği yer, sandukası !
Bir yatış var ki yürekler yaralar !
Bir
sükût var ki kulaklar paralar !
Bir
çelenk bahçesi dıştan mezarı !
İçi et sergisi ! Bir can pazarı !
Göz oyulmuş ! Dönerek fal taşına !
Ders
verir ibret için tek başına !
Dökülür her oyuğundan kurtlar !
Parça parça o göğüsler sırtlar !
Deri yer yer akıtırken yağını !
Haşarat
emmede pis barsağını !
Nerde her gün öpülen gül boynu !
Nerde hep iç çekilen dik koynu !
Nerde tel tel bele düşmüş saçlar !
Nerde altın küpe ! Elmas taçlar !
Küpe yok ! Var o irin damlaları !
Her kulak kurt peteği ! Ağlar arı !
Ya yılandır, ya çıyandır bilezik !
Dişliyor ! Her kolu mosmor ve ezik !
O canım pembe beyaz baldırlar !
Kapkara, kupkuru bir daldırlar !
Bir zaman göklere çıkmış burunu,
Yere
düşmüş, kemirir akrep onu !
Her dudak bir böceğin ağzında !
Her yanak bir solucan bağzında !
Sırıtır
hep aralanmış çeneler !
Cirit
atmakta içinden hep keneler !
Buna vermişti o yüksek pâye !
Şimdi ondan daha
yok pespaye !
Aslına dönmüş olan pis enkaz !
Cana der ‘aslını bul !’ ‘Son ikaz !’
Can, o gafletzede, hâlâ şaşkın !
Cisminin aşkı içinden taşkın !
Hıçkırıklarla döner Kâbe’sini !
Kâbe
sanmakta kemik mahbesini !
Yalvarır :
‘Hücrelerim
hep tutunun !
Sihridir bu, tabut olmuş kutunun !
Zorlu bir el bize yapmış tılısım !
Bozmadan tılsımı sönmez hırsım !
Çiğnenip, toprağa olsan da sakız !
Şah iken, şimdi tamâmen âh’ım !
Ne benim ben ! Ne senim ! Berzahım !’
Ten der : ‘Ey Can ! Bu ne rağbet eşine !
Düşmüşün sırtlan olup leş peşine !
O
güzelliklerim ah bir andı !
Hepsi borçtu ve senin damgandı !
Hem acır ! Hem gülerim ! Ben yasına !
Diri
tapmaz ölünün mumyasına !
Sanma seccadeni birkaç arşın !
Yere son secdesidir bu Arş'ın !
Sende var RABB’ine âit sûret !
Kirletip
sen o ilâhi ârını !
Hırsla deldin o bekâret zarını !
O
duvak kanlı iken, gök almaz !
*
‘“ARŞ-I
A’L”’ya
çıkılmaz hasta !
Ölen,
ölmezse
eğer
ihlâsta
!
Ateş ikrâmıdır en son ilâcı !
Panzehirdir
! Ne kadar gelse acı
!
Kangren
olmuş olan bir âzâ ,
Kesilir,
her ne kadar verse ezâ
!
Yatırırlar canı, hayvân misli !
Huyunun zincirine bağlarlar !
İyi duysun diyerek yağlarlar !
Vurulup iğne, olur can uyanık !
Hem tanık kendisine
! Hem de sanık !
Her bir uzvu, tutarak bir bıçağı !
‘Yalvarıp
ağlama der geçti çağı !’
Eskisinden diri can hep terler !
O bıçaklar canı bir neşterler
Ki uzaydan duyulur feryâdı !
Ama hiç kale alınmaz yâdı !
Ona
artık kanamaz başka yürek !
Makyajı bittiği an titreyerek
Masadan kalkar o şeytan çekici !
Dışa çıkmış gibidir sanki içi !
Aman ALLAH ! Bu ne müthiş büyümüş !
Canı bir dev gibi bin kat büyümüş !
Makatın cildi yamanmış yüzüne !
Mil çekilmiş dışa akmış gözüne !
Saçının
her teli akrep olmuş !
Beyni iz iz sokulup kan dolmuş !
O ağız saçlara dek yırtılmış !
Öksürürken tükürür kursağını !
Canavar baktığı anda, Sırata !
Tükürüp ayna bu iğrenç surata !
Der : ‘Ey Âdem ! Bu ne sûret ! Bu ne hâl !
Bana hiç bakma, çekil git derhâl !
Sağ iken HAKK’a dönen arkasını !
Çalamaz
hiç kapımın halkasını !
Sana gökten ne kadar göz kırptım !
Lâf
atıp ‘Yirmi
sekiz
el’ çırptım
!
Canının
avlayarak kör gözünü !
Kopya verdim sana
!
Tek bul özünü !
Her gece başka şekil raksettim !
Rahime, el ve yüze aksettim !
Benim ağzımda ZÜHAL’dir konuşan !
‘Hilâl’
Bana ‘“SÎNA”’ dedi Mûsâ, ‘“TÛR”’da !
Canınız bil bölünür ilk burda !
Pis
yanın cin olup altımda kalır !
Ve melek yan
aşarak
hep yol alır !’
*
5.Bölüm “CEHENNEM
”
**
Firavun bohçası artık açılır !
Ve içinden canavarlar saçılır !
Can
değil, cin oluyor her canavar !
Çıkıyor hep dışa, içten,
ne ki var !
Bürünüp giysisine her bir şer !
Dikilir kendine ! Aynen mahşer !
Her günah, kendine artık zindan !
Madde
yokken, acının yoktur eşi !
Ne ümit var ! Ne şefâat ! Ne aman !
Böyle
ortamda hiç işler mi zaman !
Haykırır can : ‘Bu ne tür işkence !
Sonu yok kâbusa daldım bence !
Neye bin şekle girer burda özüm !
Bir canım, bin cana olmuş taksim !
Her birinden görünür bir aksim !
Hem değirmen gibiyim ! Hem tâne
Eziyorken ezilen merdane !
Göğü sarsar avazım ! Yok boğazım !
Bir karanlık görerek bîtabım !
Bir geceysem, hani bir mehtâbım !
Bu ateş canda mıdır ? Tende midir ?
Ben mi ateşte ! Ateş bende midir ?
Yanarım kül, ölürüm yok olmam !
Parça parça olurum
! Çok olmam !
Nûr değil nâr, güle zıt lâle miyim ?
*
Bu cehennem de senin cilvendir
!
Yok oluştan yine pek ehvendir !
Kahrının neşesi parlar nârda !
Bir sitem olsa da hoştur yârda !
Bir filim misli sarılmış şeridim !
‘“Levh-i
Mahfûz”’umu gördüm
eridim !
Ben o Dünyâyı, alan sanmıştım !
Dirilip kalkma, yalan sanmıştım !
Ukalâ olmuş idim tahsille !
Para, şöhret idi gâyem ille !
Ne o şöhret
! Ne param
! Âh kaldı !
Yalınız elde haram ! Âh kaldı !
Kanıyor şimdi bütün vicdânım
!
Tende
vehmim ona vermiş bölge !
Her
hayât
‘“BEZM-İ ELESTTEN”’ demmiş
!
Demi kaybetmeyen er, Âdem’miş !
Her nefes sesleniyorken
HÛ HÛ
!
Arayıp dışta, kaçırdım Rûhu !
Zerrece zulmedemez Tanrı bize !
Gelelim sâdece secdeyle dize !
Merhamet çift yazılır Besmelede !
Izdırâp vasıtadır ! Gâye değil !
Her ateş sönmeye mahkûm
!
Su serâb !
Göklerin nârı mıdır, nûru mu
RAB ?
Anladım secde nedir ! Kıble nemiş !
İşte
! Ham meyve pişip oldu yemiş !
Arş’ına olsa bile mîracım !
Her vakit rahmetine muhtacım !
Rahmetin, kahrına galip, rahmet !
Verme artık bana ‘n’olur zahmet
!
Beni affet O MUHAMMED adına !
Ona âşık bütün ümmet adına !’
Rahmet, ALLAH’taki tek gizli zaaf !
Bu günâhkârı nihâyet eder af !
‘Haydi gir Cennete, gör RABB’ini der !’
Ve görüp Rûhunu can, secde eder !
SAAT’in sırrı, YUSUF’ta saklı !
YUSUF’un sırrı, VELÎ'nin aklı !
* *
Copyright © 2000>>
www.ondokuz.gen.tr
Copyright © 2000>>.www.ondokuzbiz.com
Copyright © 2001>> www.19muhammedali.com