Ebced’e
dâir suâl sormuş idim ben dün size,
Bir, iki, kem küm sonu, birden kapandı âhize !
Kosova
fatihi seyyidden gelen zâtın işi,
Pek
dokundu, ceddi Bektaş’la gelen şol âcize !
‘Çok da bilmişsin, selâmetle !’
Deyip kovdun bizi !
Bildiğim şey az değildir ! En son öğrendim sizi !
Çok
nefesler derledin
! Derlen
! Nefesler bitmeden !
Çün
‘Nefessiz’
den gelir, Kur’an olan manzûm dizi
!
RAB dahi İblîsi derhâl bak huzurdan kovmadı !
Maruzatı dinleyip oldu tarafsız bir kadı !
Sonra
HAKK’I post-nîşin yaptı
! Ama çok şıh gibi,
Posta
Âdem konmadı bak, bilmeden hiçbir adı !
Kör
sorarken bir suâl, AHMED surat asmış idi
;
HAK
uyardıkta, RESÛLULLAH’ı
ter basmış idi !
Çok
şükür ! Âmâ değilken ben derûnumda dahi !
Her
ne sorsam, nefs-i emmâren seni kasmış idi !
‘Şakk-ı hattı-istivâ’ yap önce sen ! Sonra kasıl !
Gör
ÂLÎ kimmiş
!
Vücûdda nerdemiş
!
Hem de nasıl !
İsmi
bilmek, ismi tam giymek demek her hücrede !
Nabzı
durdur ! Çık
omurgandan
! Budur ermek asıl !
AHMED’i
rüyada görmek, pâye vermez insâna !
Bir
ömür, görmüş idi Süfyan, RESÛL’ü
! Baksana !
Hiç rüyâ görmeksizin
kalktıkta, gördüklerini,
Bir anımsarsan eğer, her şey olur âyan sana !
Rahm-i ZEHRA, rahmet-i HAYDER’le Hay ! Zâid Koca !
Rûh-î YAHYA, ‘“Nefs-i pâk”’i etti ihya bak hoca !
‘“Külle şey’in halik illâ veçhe hû”’ derken Kitab !
Sen
kapattın
‘Veçhime’
;
‘Âhizeni’
Turgut Koca !
İnsâna, her şeyden evvel mahviyet lâzım iken !
Ceddiniz, mürşîd-i nâz-ü nâzenîn Kâzım iken !
Yıktınız
bir beyti kim, var orda yalnız EHLİBEYT
!
Mustafa Hüznî Uluğ gafil değil, hâzım iken !
Tutmasaydım
el Yunus’tan
! Olmasaydın sen
Baba
!
Zapturabta
almasaydı hâmemi,
ÂL-İ ABÂ
!
Başka
bir üslûbla ben bil ki çıkardım karşına !
Ol vakit Nef 'î ile Eşref’e derdin merhabâ !
En azından ; çünkü ben onlar kadar bir heccavım !
Sanma
kim bir pişekâr, yâhut da Hacı Cavcavım
!
Perde-i ibretde hariçten gazel ben istemem !
Çok gazel sâhipleri oldu gazel misli avım !
Kırdığın kâlbin içinden çıktı işbu hıçkırık !
Taşlanan
billûrda normaldir bulunsun çok kırık
!
Bense burda sâde
nefsi taşladım ! Kalbi değil !
Nokta-i
Bâ kâlbde
çünkü
! HAK kadar HAY hem
arık !
İzzet-i nefs, insânın nefsinde meknuz bir imâm !
Ol
îmâm çün nefse gelmiş ‘“emr-i
secde”’, bittamâm !
Nefsimi kırsan darılmam ! Çün nefis âit bana !
‘“Hazret”’e
âittir İzzet
!
Kimseye kırdıramam !
M.H.ULUĞ
KIZILKEÇİLİ
ANKARA
– 06.05.1996
**
-YENİ TÜRKÇEYE ÇEVİRİSİ -
*
Dün ben size harflerin hesaplanmasına ilişkin bir soru sormuştum,
Bir, iki, kem küm sonu telefon kapandı !
Kosova fatihi olan ve peygamber âilesinden gelen bir şahsiyetin bu hareketi,
Atası Bektaş’a çıkan benim gibi fakire pek dokundu !
*
‘Çok
da bilmişsin ! Uğurlar olsun’
deyip kovdun bizi !
Bildiğim şey az değildir ! En son öğrendim sizi !
Çok Bektaşi nefesleri derledin ! Derlen ! Nefesler bitmeden !
Çünkü Kur’an denen şiir gibi diziler, nefes almadan yaşayandan gelir !
*
RAB bile bak şeytanı huzurundan hemen kovmadı !
Tarafsız bir yargıç gibi, savunmasını dinledi !
Sonra makama HAKK’ı oturttu ! Ama dikkat et ! Bir çok şeyh gibi,
ALLAH’ın hiçbir adının sırrını bilmeden, Âdem o posta konmadı !
*
Bir kör adam soru sorarken, Hz.MUHAMMED surat asmıştı !
HAK kendisini uyarınca, ALLAH’ın Resûl’ünü ter basmıştı !
Çok şükür, ben içimde de kör değilken,
Sana her ne sorsam büyüklük kompleksin seni kasmıştı !
*
Önce eksenini yar da ! Ondan sonra kasıl !
Gör ! ÂLÎ kimmiş ! Vücûdda nerdeymiş ! Ve o nasılmış !
ALLAH’ın adını bilmek, o adı her hücrede giymek demektir :
Nabzı durdur ! Omurgandan çık ! İşte asıl ermek budur !
*
Hz.MUHAMMED’i rüyâda görmek, insâna seçkin yer vermez !
Ebu Süfyan, Hz.RESÛL’ü ömür boyu görmüştü ! Baksana !
Hiç rüyâ görmeden uykudan kalktığında,
Uykuda gördüklerini eğer anımsarsan, herşeyin sırrı sana apaçık olur !
*
FÂTMA’nın rahmi, ÂLÎ’den yağan rahmetle diri !Kocaya gerek yok !
Bak hocam ! (Adı hayât verici demek olan) Yahya’nın rûhu,
(Meryem denen) tertemiz cana hayât verdi !
Kitab ‘“Herşey yok olur
! Ama o şeyin yüzü hariç”’
derken,
Sen ‘yüzüm’e ‘alıcı’nı kapattın ! Turgut Koca !
*
İnsâna heyşeyden önce, alçak gönüllü olmak gereklidir !
Pederiniz ‘zarif
Bektaşi tarikatından Kazım baba’
iken,
Siz öyle bir evi yıktınız ki, orda yalnız EHL-İ BEYT vardır !
Yâni Mustafa Hüznî Uluğ aymaz değil, uyanmıştır !
*
Ben Yunus baba’dan yola girmeseydim, sen de Bektaşi babası olmasaydın,
Kalemimi de MUHAMMED âilesi denetim altında tutmasaydı,
Bil ki karşına başka bir ağızla çıkardım !
O vakit sen taşlama ustaları şair Nef’i ve Eşref’e merhâba derdin !
*
Çünkü
ben, en azından onlar kadar, taşlama ustasıyım !
Beni orta oyuncu yamağı veya hacivat sanma !
Karagöz’ün ibret perdesinde, dışardan gazel istemem !
Çok gazelci, gazel denen ceylan gibi, bana av oldu !
*
Bu hıçkırık senin kırdığın kalbin içinden geldi !
Taşlanan kristalde, çok kırık bulunması normaldir !
Bense burda senin yükseklik kompleksini taşladım ! Kalbini değil !
Çünkü
B noktası (ÂLÎ) kâlbde ! HAK kadar diri ve tertemiz !
*
İzzet-i nefs, insânın kendi özünde saklı bir ‘imâm’dır
!
‘O
İmâm’
hakkında ‘“Tapın emri”’,
insânın kendi canına gelmiştir !
Büyüklük kompleksimi kırsan ! Darılmam ! Zirâ o, cana yâni bana âit !
Ama özümün yüceliği ona yâni Rûha, Hazret’e (Hz.ÂLÎ’ye) âittir !
Kimseye kırdıramam !
M.H.ULUĞ
KIZILKEÇİLİ
ANKARA
Copyright © 2000
www.ondokuz.gen.tr
Copyright © 2001 www.ndokuzbiz.com
Copyright © 2001 www.19muhammedali.com